Kan Yapımı
Kanımızın hücreleri eritrositler (alyuvarlar), lökositler (akyuvarlar¬) ve trombositlerdir. Kan hücrelerinin yaşam süreleri bellidir. Bu hücreler doğar, fonksiyonlarını yerine getirir, yaşlanır ve ölürler. Örneğin eritrositlerin yaşam süresi ortalama 120 gündür. Lökositlerin bir kısmı 24-48 saat yaşarken bazıları birkaç hafta yaşar bazıları ise (hafıza hücreleri) bir insan ömrü süresince yaşarlar. Trombositlerin yaşam süresi ise 7-10 gündür. Buna göre tahmin edeceğiniz gibi her gün kan dokusuna ait milyonlarca hücre ölürken milyonlarcası da yeni yapılıp dolaşıma katılır. Normal şartların dışına çıkıldığında, örneğin bir kanama halinde fazla miktarda eritrosit kaybedilirse eritrositlerin yapımı artarak bu durumu telafi edilir veya vücut bir mikropla mücadele ederken artan beyaz küre ihtiyacı, lökosit yapımı artarak karşılanır. Yaşam süresi dolduğu için yıkılan hücreler aynen çöplerin işlenerek değerlendirilmesi gibi yıkım yerinde kendini oluşturan parçalara ayrılarak yeni hücrelerin yapımında kullanılır. Yani vücut kendine ait her yapı taşını korumaya, tekrar kullanmaya, hiçbir şeyi israf etmemeye programlıdır. Keşke insanlar vücudun düzeninden ders alabilseler.
Kan hücrelerinin yapım yeri kemik iliğidir. Kan hücreleri kemik iliğinde kök hücreden farklılaşarak çoğalırlar (hematopoiesis). Kan dokusuna ait kök hücreler, değişik kan hücrelerini oluşturabilme yeteneğindedirler. Aynen bir tohumdan bir meyve ağacı ve sonunda meyvelerin oluşması gibi kök hücre de hangi kan hücresini oluşturacaksa o hücrenin tohumu gibi hareket ederek bir yandan o kan hücresinin değişik olgunlaşma evrelerinden geçerken bir yandan da çoğalırlar. Bu değişim sırasında erken gelişme evrelerinde çoğalma fonksiyonu çok fazla iken daha sonra hücrenin olgunlaşma ve normal fonksiyonlarını kazanabilme için uğraşısı daha önemli bir yer tutar. Kök hücre o sırada hangi kan hücresine ne kadar gereksinim varsa onu yapmak için farklılaşır ve çoğalır. Bu eylem tamamen içinde tamamen hiyerarşik bir zincir izlenir. Kök hücrenin hangi hücreyi oluşturacağı ve ne kadar hücre oluşturacağı bu olgunlaşma sürecinde hem ara kademeleri kontrol eden hem de daha kök hücre düzeyinde etkiyen bazı hücre salgıları (büyüme faktörleri, sitokinler) tarafından kontrol edilir ve belirlenir. Bu salgılar hem olgun bazı kan hücreleri tarafından, hem de kemik iliğinde kök hücre ve ondan olgunlaşmakta olan kan hücrelerine ev sahipliği yapan hücreler (fibroblast, osteoblast, adipositler, doku makrofajları, dendritik hücreler gibi) tarafından salınır. Anlaşıldığı gibi kemik iliği değişik kan hücrelerinin değişik olgunlaşma evrelerinde yapıla geldiği zengin çeşitlilik gösteren bir üretim yeridir. Bu üretim başlıca iki ana koldan yürür. Bunlardan birisi sonunda eritrositler, lökositler ve trombositleri oluşturan myeloid kol, diğeri ise sonunda lenfositleri oluşturan lenfoid koldur. Ben kemik iliğini zengin bir meyve bahçesine benzetirim. Bu bahçede değişik meyveleri, değişik olgunlaşma evrelerinde, değişik sayılarda görmek mümkündür. Bu olgunlaşma ve çoğalma sürecinde hücreler yeterli olgunluğa gelince kemik iliğinin içindeki en ince kılcal damarların içine girerek dolaşıma katılırlar. Hücrenin olgunlaşarak dolaşımına katılabilecek olgunluğa geldiği, hücre ile içinde bulunduğu çevre hücreler arası bazı bağlar ve moleküller tarafından belirlenir. Bu düzenin aksamadan yürümesi, kök hücre ve kemik iliğinin ev sahibi hücrelerinin ve değişik olgunlaşma kademelerini kontrol eden mekanizmaların hatasız ve bir saat dakikliği ve bir kuyumcu titizliğinde çalışması sayesinde mümkün olur.
Kemik iliğini değişik olgunlaşma evresinde meyvelerle dolu değişik meyve ağaçlarının bulunduğu bir meyve bahçesine benzetirsek, kanımızı da değişik olgun meyvelerin sergilendiği manav dükkanına benzetebiliriz. Bu manav dükkanındaki meyveler, kemik iliği bahçesinden gelmektedir. Bu benzetmede uymayan şey, her meyve kendisine ait bir tohumdan oluşurken kana salınan bütün kan hücrelerinin aynı kök hücreden olgunlaşarak kana salınmalarıdır. Anlaşıldığı gibi kök hücre her kan hücresini oluşturabilme özelliğinde bir hücredir. Kan hücrelerini oluşturan kök hücreler olgunlaşma ve çoğalma sürecine başlamadan önce kendilerinin aynısını yaparak yedeklerler. Bu özelliği kök hücrelerin tükenmesini engeller. Kan hücrelerini oluşturan kök hücreler gibi sinir hücreleri, karaciğer hücreleri, bağ dokusu hücreleri ve diğer dokuların olgun hücrelerini de oluşturan kök hücreler vardır. Hatta bu kök hücreler bazı çok özel durumlarda farklılaşarak birbirlerinin olgun hücrelerini dahi üretebilmektedirler. Kök hücreler ve özellikleri ayrı bir yazı konusudur.
Kan çocuk anne karnında gelişirken karaciğer ve dalakta yapılır. Çocuğun anne karnındaki gelişme süreci içinde kanın yapım yeri kemik iliğine doğru kaymaya başlar. Doğumda kanın esas yapıldığı yer kemik iliğidir. Erişkinde bazı hastalık durumları dışında kanın yapıldığı yer kemik iliğidir. Başka bir deyişle kan yapan hücrelerin evi kemik iliğidir. Öyle ki, kan yapan kök hücreyi damardan kan dolaşımına verseniz kan yapmak üzere gidip yerleşeceği yer kemik iliği olacaktır. Kan yapan kök hücrenin gidip kemik iliğine yerleşmesi olayına evine yerleşme (homing) denir. Peki bu evde ne vardır? Bu sorunun cevabını kemik iliğinin yapısı konusunda kısaca anlatacağım.